Beyazıt Meydanı'nın İncisi: Küllük Kahvesi

 

            Bugünkü içeriğimizin konusu 1930’lu yılların edebiyat çevresine damgasını vurmuş olan Küllük Kahvesi. Küllük; İstanbul’un gözbebeği Beyazıt Meydanı’nda konumlanıp Beyazıt Camisi’ne sırtını yaslayarak, gerek dönemin akademik çevresi ve İstanbul Üniversitesi öğrencileri tarafından gerekse şair ve yazarlar tarafından tercih edilen bir uğrak alanı olmuştur. Hemen bitişiğindeki meşhur Emin Efendi Lokantası’nda yemek yiyen sanatçılar, ardından Küllük’te çay-kahve içerek edebiyat sohbetlerine iştirak etmişlerdir. Kimler gelip geçmemiştir ki Küllük’ten? Orhan Veli Kanık, Mehmed Fuad Köprülü, Ahmet Hamdi Tanpınar, Agâh Sırrı Levent, Sait Faik Abasıyanık, Nazım Hikmet, Asaf Hâlet Çelebi ve nicesi… Şair Sıtkı Akozan, Küllüknâme adlı uzun bir şiirinde şu dizelere konuk etmiştir kahveyi: ‘’Sanmayın âvâre bülbüller gibi güllükteyiz / Biz yanık bir kor gibi sabah akşam Küllük’teyiz.’’ Akozan aynı kitabında İstanbul’un göğsüne takılmış bir demet gül olarak tasvir etmiştir Küllük’ü.

Bunca fikir insanının mesken edindiği mekânda eski-yeni çatışması olmaz mı hiç! 1940’lı yıllardan itibaren ülkede esen değişim havasında genç şair ve yazarların da yolunun Küllük’e düşmesiyle bu çatışma belirginleşmiştir elbet. Arif Dino’nun öncülüğünü yürüttüğü yenilik taraftarları, Küllük adında bir dergi çıkarmış; derginin ikinci sayısında kahve adına bir beyannâme dahi yayımlamışlardır. Bu dergide İlhan Berk’ten Orhan Veli’ye, Orhan Veli’den H. İzzettin Dinamo’ya kadar o dönemdeki pek çok genç şairin şiirleri yer almıştır.

Rasim Özdenören’in aktardıklarına göre Küllük’te üç çeşit grup bulunmaktadır:

·         Nizam-ı Âlem Taifesi

·         Esafil-i Şark Taifesi

·         Şiş Taifesi

Bunun yanı sıra Küllük’ün Müdavimler Bahçesi ve Akademi olarak anıldığından da söz eder Sabahattin Ali.

1950’li yıllarda Beyazıt Meydanı’nı genişletmek adına sürdürülen çalışmalarda Küllük de restore edilmiştir. Küllük, 2023 yılının İstanbul’unda da kadim bir uğrak alanı olarak Beyazıt Meydanı’ndaki varlığını sürdürmektedir. Zaman zaman Marmara Kıraathanesi, Acem’in Kahvesi, Çınaraltı Kahvesi gibi çeşitli mekânlarda şair ve yazarlar buluşmaya devam etse de Küllük, Beyazıt Meydanı’nın hatırlanmaya değer bir unsuru olarak ismini korumuştur. Neticesinde o dönemin yazar ve şairlerinin neredeyse tümünün Küllük’ün paltosundan çıktığının unutulmaması gerekmektedir.  



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Muhalefete Dönük Saldırılar, Paramiliter Yapılanmalar...

Doğa ve İnsan İlişkisi Bağlamında Yabancılaşma

Gençlik Kavganın Neresinde? Devrim Yolunda İdeolojik Mücadele Ve Devrimci Şiddet

Alacakaranlıktaki Ülkemize Bir Bakış | ''Öyle mi Erdoğan?''

Maraş Katliamı (19-26 Aralık 1978)