Doğa ve İnsan İlişkisi Bağlamında Yabancılaşma
Doğa ve insan ilişkisinin kökeni çok uzun yıllar öncesine dayanmaktadır. Bilindiği üzere Antik Çağ’daki filozoflar doğa filozofları olarak nitelendirilirdi. O dönemlerde bilim henüz bu denli gelişkin olmadığı için insanlar, doğa olaylarını teolojiye dayandırır ve ardında bunu yaratan tanrılar ararlardı. Zamanla bilim gelişti ve icatlar yapıldı. Rönesans-reform hareketleri, coğrafi keşifler, aydınlanma felsefesi ve daha nicesi kapitalizme zemin hazırladı. Kol gücünün yerini makinelerin alması sonucu Sanayi Devrimi ile birlikte bir avuç azınlık doğa üzerinde kapitalist tahakküm kurmaya başladı. Nitekim doğa ve insan bütünlüğü de parçalanarak aralarına soyut duvarlar örüldü. Bunun felsefi zeminini aydınlanma filozoflarından biri olan Descartes’ın düalist (ikici) yaklaşımında görebiliriz. Doğanın ve doğadaki varlıkların gerçekliğinden şüphe eden düşünür, ben’in varlığını ikirciksiz kabul ederek ikici bir yaklaşımı esas almıştır. Aynı şekilde bu anlayış, materyalizm ve idealizm arasında üçü